İstanbul'un Su Kaynaklarının Kamu Yararı Bahanesiyle Katledilmesi
Plansız ve programsız kentleşmeden en büyük darbeyi alanlardan biri de su
kaynakları.
Dereler, ıslah edilme bahanesiyle ya kuru dere statüsüne sokularak
yerleşime açılmış ya da yer altına hapsedilmiş.
Beşiktaş Deresi, Ortaköy Deresi, Büyükdere Deresi kanalizasyon
hattına dönüşmüş.
TEM Otoyolu ve bağlantı yollarının üzerine kurulduğu Ayamama
Deresi hastalık saçıyor.
Sarıyer Deresinden hiçbir iz kalmamış.
Baltalimanı Deresi artık boğaza pislik taşıyan beton bir kanal.
Göksu Derelerinin oluşturduğu alüvyonlar üzerinde kurulmuş
bostanlar çarpık yapıların işgali altında.
Kurbağalı Derenin kurbağaları diğer tüm canlılar gibi yok olmuş.
Derelerini koruyamayan kent şimdi, içme suyu kaynaklarının
toplandığı barajlarını kaybetme tehlikesi ile karşı karşıya.
Eskiden dereleri kurutup üzerine binalar inşa eden zihniyet, şimdi
barajların su havzalarına dadandı.
Su havzası, nehrin kaynağı ve sonlandığı yer arasında kalan ve
nehre su veren tüm alana deniyor.
2009 yılı itibarıyla; Marmara Bölgesindeki nüfusun su
havzalarında yaşama oranı İstanbul'da %83, diğer sekiz şehirde %17 ve
İstanbul'un yüz ölçümünün tamamı su havzasına dahil.
Ne diyelim...
Cevapsız Sorular
Madem amacınız İstanbul'da ulaşımı rahatlatmak, niye İstanbul'un
kuzeyinde yeni bir kent inşa ediyorsunuz?
Gezi Parkı'ndaki üç-beş ağacı kesmiyoruz taşıyoruz diye kendinizi
savunurken, Kuzey Ormanları'nda kesimi devam eden 2,5 milyon ağaç için ne
söyleyeceksiniz?
"Medeniyet Projenizle" insan göçünü arttırarak ve
yıllarca sürecek inşaat faaliyetleri başlatarak, İstanbul'un var olan
problemlerini nasıl çözeceksiniz?
"3'üncü Köprü cinayettir” diye açıklama yaparken, ne oldu da
fikrinizi değiştirdiniz?
Yaşam alanları müthiş projelerinizle bölündüğünde varlıklarını
sürdürmeleri olanaksız hale gelecek yaban hayvan türleri için yeni göç yolları
planladınız mı?
Var olan az sayıdaki su kaynakları yok olduğunda ve Melen
projesiyle gelecek su da tükendiğinde, suçu sizden önceki iktidar sahiplerine
atmak için çalışmalara başladınız mı?
Canlı cansız, yer altı yer üstü varlıklarıyla bir eko-sistem olan
ormanları katlettikten sonra dikeceğiniz fidanların, kaç yüzyılda ağaç-orman
olabileceğini düşündünüz mü?
"Kazan kazan" söyleminizin sonucu olarak, sıfır değerden
350 milyar dolarlık bir pazara ulaştırdığınız rant gelirinden kimlerin ne kadar
pay alacağını kamuoyuyla paylaşacak mısınız?
Rant gelirleri sayesinde üretmeden tüketmeyi özendirerek ve 56
milyon kredi kartı dağıtarak hedeflediğiniz kalkınma modelinde; satacak şeyler
tükendiğinde, kurtuluşu "dış güçlere karşı verilecek istiklal savaşında mı
yoksa yeni dünya düzeninde mi" bulacaksınız?
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder